İşsiz Öğretmenler Oyun Ablası Oldu ! (Özel Haber)
Öğretmenler Oyun Ablası Oldu ! Türkiye’de son yıllarda okul öncesi çağındaki çocuklara yönelik olarak ‘oyun ablası’ başlığında yeni bir iş kolu ortaya çıkmaya başladı. Öğretmenlik mesleği adeta form değiştiriyor, işsiz öğretmenler çareyi güvencesiz bir şekilde ‘öğretmen bakıcı’ olmakta arıyor. Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal eğitim camiasındaki bu yeni yönelim ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Oyun Ablası Nedir ?
Yazımızın İçindekiler
Ülkelerin politik tercihleri, ekonomik, sosyal, kültürel ilerleme veya gerileme koşullarından iş hayatının bileşenleri de etkileniyor.Türkiye’de son dönemlerde gittikçe derinleşen ekonomik kriz ve beraberindeki işsizlik artışı nedeniyle bazı meslek grupları yeni iş kollarına yöneliyor. İşsiz ve atanamayan öğretmenler sosyal medyada facebook, iş bulma siteleri ve kariyer uygulamaları aracılığıyla ‘oyun ablası’ olarak kendilerine yeni bir iş alanı oluşturmaya başladı. Sosyal güvencesiz ve parttime gibi koşullarda gerçekleştiren bu yeni iş kolunu daha çok üniversitelerin eğitim fakültelerinin okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi gibi bölümlerinden mezun olan, pedogojik formasyon alan, alamayan, atanamayan, açıkta kalan, iş bulamayan kadın öğretmenler tercih ediyor. Bunun yanında bir işe sahip ancak ek iş yapmak durumunda kalan öğretmenlerin de bu alana yöneldiği gözleniyor. Oyun ablalılığı ile ek iş yapan bir diğer kesim ise üniversite öğrencileri olarak karşımıza çıkıyor.
“Öğretmenlik Oyun Ablalığı ile Form Değiştiriyor”
Öğretmenler ya da eğitim fakültelerinin okul öncesi bölümlerinden mezun olan, bu konuda kısmen eğitim almış, pedagojik formasyonu bulunan kişilerin ‘bakıcı öğretmen- öğretmen bakıcı’ formunun karıştırıldığı, karmaşık bir hale geldiği bir sürece dahil olduklarının altını çizen Eğitim-Sen İzmir Şube Başkanı Necip Vardal, “Öğretmenler için yeni bir iş alanı oluşmaya başlamış gibi gözüküyor. Oyun ablalığı ile yeni bir formun gelişmekte olduğunu, öğretmenliğin form değiştirmeye başladığını görüyoruz” vurgusunda bulundu.
Oyun Ablaları Güvencesiz Çalışıyor
Vardal, “Siz okul öncesini 36 aylıktan itibaren başlayarak tüm ülke sathına yayamazsanız, buradaki kamusal süreci yürütemezseniz doğal olarak buralar başka biçimlerde doldurulur. Oyun ablalığı gibi. Bir diğer konu, ebeveynler açısından oluşturulan bir ihtiyaç gözleniyor. İş yaşamının içerisinde olan ebeveynlerin çeşitli zamanlarda çocuklarını bırakacakları kamusal alanlar olmayınca doğal olarak böyle bir tercih içerisine yöneldikleri görülüyor. Meseleye birkaç açıdan bakmak gerekiyor. Oyun ablası adı altında faaliyet yürüten ya da bu konuda görev alan kişiler anlayabildiğimiz kadarıyla güvencesiz şekilde çalışmaktadırlar. Devletin kamusal eğitimden çekilmesi ve boşluğun farklı formlarla doldurulması söz konusudur” dedi.
“Oyun Ablalığının Ortaya Çıkma Nedenlerine Bakmak Gerekir”
Türkiye’de son 20 yıla bakıldığında iktidarların neoliberal gelişmelerin dayattığı tercihler doğrultusunda adım atarak eğitimi ve sağlığı özelleştirdiklerine vurgu yapan Vardal şunları söyledi: “Siz kamusal eğitimden vazgeçmeye başladığınız zaman bu alanı başka birileri; özel sektör, bireyler, kişiler, dershaneler, etüt merkezleri şimdi de konumuz olan oyun ablalığı ile ilgili internet siteleri doldurur. Bu durum çok kendiliğinden denetimden yoksun bir biçimde gelişiyor ve büyüyor. Çeşitli oyunlar, dersler, farklı aktiviteleri de kapsayan kapsamlı bir alan.Devletin boş bıraktığı bu alan özel sektör ya da bireyler tarafından değerlendirilmeye çalışılıyor. Dikkat çekilmesi gereken noktalar var. Burada istihdam edilenlerin güvencesizliği de teşvik ediliyor. Her bireyin güvenceli bir gelecek için güvenceli bir işe ihtiyacı vardır. Okul öncesi yaş grubunda çocuğa sahip olan ebeveynlerin onları zaman zaman bazı zorluklar nedeni ile bırakabilecekleri çeşitli kamusal alanların hayata geçirilmesi gerekir.Kreş, çocuk bakımevi ya da benzeri şekilde devletin finanse ettiği, eğitimli kamu görevlileri aracılığıyla bu işin önlenmesi gereklidir.”
“Oyun Ablalığı İş Kolu Kendi İçinde Risk Taşıyor”
“Bu süreç kendi içerisinde çeşitli riskleri barındırıyor” diyerek açıklalarına devam eden Necp Vardal, “Çocuklar tanınmayan birilerine teslim ediliyor. Bu kişiler ne kadar eğitimden geçmiş olursa olsunlar bir risk alınıyor. Devletin sosyal devlet olma sorumluluğunu yerine getirerek bu alanı kendisinin doldurması gerekiyor. Kamusal eğitime verilecek önemle ve bu konuda gösterilecek çaba ile bu alanın daha denetlenebilir, disipline edilebilir hale geleceğini düşünüyoruz” dedi.
“Eğitim politikasındaki gericileşme diğer bir neden”
Eğitim-Sen İzmir Şube Başkanı Necip Vardal son olarak Türkiye’de eğitim alanında son 20 yılda bir gericileşme politikasına yer açıldığını kaydetti. Vardal, “AKP iktidarının eğitimde özelleştirme politikasının yanında birtakım hamlelerle eğitimin gericileşmesinin de önünü açtı. Bununla ilgili özellikle okul öncesi eğitimde çeşitli baskı gruplarının zorlamasıyla alınan bir dizi kararlar var. İktidar bu kararları aşama aşama hayata geçirmektedir. Bunlarda biri de okul öncesi eğitimde hayata geçirilen sıbyan mektepleri diye adlandırılan kurumlar. Kamusal alanda yer alan, o kurumda çalışan velilerin kreş ihtiyacının karşılandığı, belli bir ihtiyaca cevap veren kamu kreşlerinin, çocuk bakım evlerinin kapatılmış olmasından ve okul öncesi okullaşma oranının özellikle 36 aydan sonraki süreçte yeteri kadar yaygın olmamasından oluşan alan bu şekilde dolduruldu. Yoksul halk ekonomik kaygılar neticesinde, yaşadığı derin ekonomik krizin de sonucu olarak daha uygun gördüğü ekonomik gördüğü alanlara kaydı. Bir yandan eğitim özelleşirken bir yanda da aslında eğitimin gericileştiğine tanık olduğumuz bir süreçteyiz. Merdiven altı denilen bu yerlerde okul öncesi eğitim gericileşiyor. Çocuklarını buralara göndermeyi tercih etmeyen, istemeyen veliler de bu oyun ablalığı formundaki hizmet ile ihtiyaçlarına yöneliyor olabilir. Aslında burada çözüm kamu kurumlarının kreş uygulamasını hızla yaygınlaştırmalarından geçiyor” şeklinde sözlerine son verdi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Sponsor Reklamlar Önem Arzetmektedir