Namazın hayatımızdaki önemi
Namazın hayatımızdaki önemi
“Ve bu kitapta İsmail’i de an. Doğrusu, o da her zaman sözünde duran biriydi; bir elçi, bir nebiydi. Ve halkına namazı ve zekâtı emrederdi; O da Rabbinin katında hoşnutluk kazanmıştı. Ve bu kitapta İdris’i de an. O da özü sözü doğru olan biriydi; bir nebiydi. Ve Biz o’nu da yüce bir konuma yükseltmiştik.
İşte bunlar Allah’ın kutlu, onurlandırıcı bağışlarda bulunduğu nebîlerden bazıları -Âdem’in soyundan, Nûh’la birlikte [o gemide] taşıdığımız kimselerin soyundan, İbrahim ve İsmail’in soyundan gelen ve [hepsi de] doğru yolu gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden bazıları: Ne zaman kendilerine O sınırsız rahmet Sahibi’nin mesajları okunsa ağlayarak [O’nun huzurunda] yere kapanan kimseler.
Onların ardından, namazı boş veren ve yalnızca kendi şehvetlerinin, dünyevî tutkularının peşine düşen bir kuşak geldi; ve böyle yaptıkları için de, yakında tam bir düş kırıklığıyla karşılaşacaklar.”
(Meryem Suresi/54-59 ayetler)
Yukarıdaki ayetler bize insanlığın örnek ve önder şahsiyetleri olan Peygamberlerden e onlara tabi olan güzel insanlardan bahsediyor. O güzel insanlar ki Allah’a kul olmanın hazzını tatmış, O’nun emir ve yasaklarına uymayı mutluluğun anahtarı saymış ve nefeslerin bu yolda tüketmiş yıldız şahsiyetlerdir onlar… Bu yönleriyle hem onları Allah’ı sevmişler hem de Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış insanlardır onlar…
Bu örnek ve önder insanların en bariz özellikleri rablerine karşı samimiyetle bağlılıklarıdır. Allah’ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanan insanlardır onlar…
Namazda ağlamanın hikmeti
Yazımızın İçindekiler
Bu ne müthiş bir bağlılıktır ki Allah’ın ayetlerini duymak onları ağlayarak secdeye götürüyor. Ağlayarak secdeye kapanmak bağlılığı ve aşkı ifade ettiği kadar korkuyu da ifade eder. Yani ayetlerini işittikleri Allah’tan korkmayı, O’nun gazabına uğramaktan korkmayı, O’nun sevgisini, hoşnutluğunu kaybetmekten korkmayı ifade eder.
Ağlamak, samimiyetin ve temizliğin, aciz ve muhtaç oluşun ama merhametin ifadesi değil midir? Hz. Peygamber (s.a.s) “Kuran’ı okuyunuz ve okurken de ağlayınız. Ağlayamazsanız ağlamaya çalışınız” (İbn Mace-Zühd-19) buyurmakta.
Ağlayarak edilen dua kabul olur
Allah’ın buyruklarını ağlaya ağlaya okumak…. Tıpkı yanlış yapan çocuğun annesinin önünde ağlayarak derdini anlatması, merhamet beklemesi ve annesinin nasihatlerini dinlemesi gibi….
Evet, böyle bir topluluktan bahsediyor ilk ayetler…..
Ancak sonraki bölüme geldiğimiz zaman durum değişiyor, üslup ve şahıslar farklılaşıyor. Övgüler yerini yergiye, ayıplamaya ve tehdide bırakıyor.
Ağlayarak secdeye kapananların ardından gelen nesillerden bahsediyor bu ayetler. Bu nesiller, onların evlatları ve torunları…. Yani onların halefleri…
Namazı terk etmek
Onlar namazı terkeden ve korkusuzca şehvetlerine uyan bir nesil olarak anlatılıyor ve ardından da bu yanlış gidişatlarının sonunun “Gayya” yani cehennemin azgın derinlikleri olacağı ifade buyuruluyor.
Namaz, her peygamberin kavmine emredilen ortak bir ibadet. Adeta Allah’a kulluğun simgesi, dinin direği ve inanan insanın Allah’la buluşması anlamına gelen bir ibadet. Yani bir müminin kulluk hayatının temel sigortasıdır namaz. Bütün bir kulluk hayatının etrafında döndüğü temel vazifemiz….
Ve ayetler gösteriyor ki bütün peygamberlerin hayatında ilk sapma namazı terk ile başlamış.
Hz.Ömer “Namazı terkeden onun dışındakileri kolaylıkla zayi eder” der.
Allah’ın ayetlerini duyunca ağlayarak secdeye kapanan dedeler, nineler, anneler ve babalardan namazı terkeden ve şehvetlerine uyarak pervasızca hayat süren bir nesile düşüş….
Namazı terketmek, Namaz kılmayanın hükmü
Dikkat edilirse aradaki uçurum namazla oluşuyor. Tıpkı bugün yaşadığımız namazsızlık ve ahlak bunalımı gibi…..
Neden babalar, dedeler ve anneler namazda daimdir de evlatlar ve torunlar namaza yabancıdırlar.
Çocuklarımızı ve torunlarımızı namazdan uzaklaştırarak aslında onlara en büyük kötülüğü yapmadık mı?
Dünyevi kaygı ve korkularla çocuklarımızla Kuran’ın ve namazın arasına set çekenler olmadık mı?
“Çocuklarınıza Ehli beyti, Kuran’ı ve namazı sevdirin” derken Sevgili Peygamberimiz aslında müslüman şahsiyetin ve İslam ahlakının da bu yollardan inşa edilebileceğini söylemiyor muydu bize?
Kuran Kursları’nı ve Din eğitimini rafa kaldırırken çocuklarımızın aslında inançsızlık ve ahlaksızlık gayyasına düşeceğini hesap etmedik mi?
Çocuklara namazı sevdirmek
Ve bugün herkesi düşündüren helal-haram kaygısı olmayan, ahlak, namus, insan sevgisi ve saygısı tanımayan, top, pop ikileminde pervasızca ömrünü israf eden bir genç nesil görüntüsünü kendimiz yaratmadık mı? Geleceğimiz olan çocuklarımıza namazı nasıl sevdireceğiz tabi ki önce kendimiz namazı sevmekle başlarız. Sonra evlatlarımız üzüm üzüme baka baka kararır sözünü seyrederken kendimiz buluruz.
Namaz kılan anne ve babalar çocuklarının kendilerinden uzak gayyalara savrulmasını istemiyorsa yukarıdaki ayetleri tekrar düşünmeli…
Mekke, Suudi Arabistan Eylül 2021
Sponsor Reklamlar Önem Arzetmektedir