Allah’ı tanımak ve Allah’ı bulmak ”Akıl ve Kalp”
Yazıma ilk önce bir ayet ile başlamak istiyorum...
Allah’ı nasıl tanımalıyız?
Allah’ı tanımak nedir?
Yazımızın İçindekiler
Yazıma ilk önce bir ayet ile başlamak istiyorum ”Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya’budûni.(Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.)” Zariyat, 51/56. Bil hassa başta kendim olmak üzere bu hatayı gördüğüm arkadaşlarıma ithafen. Bu ayeti ilk okuduğumda Allah’a olan kulluğu sadece namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi fiili ibadetler olarak algılamıştım ve kısa süreli bir araştırmamdan sonra idrak etmiş bulundum ki, buradaki ibadet kavramı “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” (Acluni, 2, 132) hadisindeki bilinmek istenen hazinenin sadece fiili olarak değil elbette ki kalbi ve akli olarak ta bilinmek istediği kanısına vardım.
Allah’ı tanımak isteyen bir insan bizce nasıl bir yol izlemelidir?
Ve fark ettim ki ben Rabbimi daha iyi tanımak, onu bulmak istiyordum. Araştırmalarıma ilk olarak varoluş nerden geldik nasıl yaratıldık gibi temel sorularla başlasam da bir süre sonra kendimi kuantum fiziği, termodinamik yasalar genetik bilimi gibi ağır konular içinde buldum. Geçen süre zarfında artık araştırmalarımın gün geçtik derinleşmesine konunun konuyu açmasına sebebiyet verdiğinin farkına vardım bir çok forumda bir çok sayfalarda insanların yaratılış, varoluş, tanrının varlığı, tesadüf, varlık, evrim gibi konularda tartışmalarına şahit oldum okudum ve gördüm ki hepsinin dayanak olarak kullandığı teoriler, bilgiler, kanunlar, varsayımlar vardı ki hepsinin tıkandığı konularda vardı.
Yine fark ettim ki burada tartışan insanların çoğu düşünmeyi bırakmıştı sadece duydukları okudukları şeylerden faydalanarak kendi inandıklarını bildikleri varsaydıklarını bir kanıtlama çabasındalardı. Çok geçmeden fark ettim ki bende o insanlardan biri olmuştum sadece okuduklarıma duyduklarıma gördüklerime önem verip düşünmeyi bırakmış sadece akla dayanıp kalbi bir köşeye atmış bir insan olmuştum.
İnsanların karşıya dayattıklarının aslında kendi inanmak istedikleri olduğunu karşıdan çok önce kendilerinin inanmak istediklerini dayattığının farkına benim gibi varmalısınız. Ben artık Rabbimi tanımak istemiyordum onu bulmak istiyordum aklen bulmak gözle görmek hatta duymak istiyordum. Ve hamd olsun ki bir şeyin daha farkına vardım tanımak aklen olurken bulmak kalben oluyordu.
İnsan Allah’ı nasıl tanıyabilir ?
Yani demem o ki arkadaşlar ölçülere mahkum akıllar, ölçülemeyeni anlayamıyordu bilgi bilgiyi doğuruyor insan aklı kısır bir döngüye giriyordu Necip Fazıl’ın da dediği gibi ”Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır; Belki de benliğinden kaçabilene hazır.”
Medine’den Sevgilerle
GülŞehri Medine , Suudi Arabistan 2021
Doç. Süleyman KILIÇ
Sponsor Reklamlar Önem Arzetmektedir